Sevgili Öğrencilerimiz ve Üniversitemizin Değerli Mensupları,
Hepinizi saygıyla selamlıyorum!
Bu mesajı size İbn Haldun Üniversitesi Tarih ve Arkeoloji Kulübü'nün akademik danışmanı olarak gönderiyorum. İkinci (Mart ayındaki etkinliğimizi sayarsak üçüncü) gezimizi planlıyoruz. 27 Nisan Cumartesi günü Osmanlı İstanbul’unun ticari ve törensel kalbi olan Divanyolu'nu ziyaret edeceğiz. Her şey yolunda giderse, ziyaret için aşağıda listelenen yerlerden bazılarını da rotamıza ekleyeceğiz. Zamanımız kısıtlı olduğu için hepsini ziyaret etmemiz mümkün değil. Başka bir deyişle, çoğumuzun Divanyolu bölgesindeki tüm önemli binaları ziyaret etmek için gereken enerjiye sahip olmadığını düşünüyorum. Dahası, ziyaret etmek istediğimiz bir alanın kapalı olduğunu görmemiz kuvvetle muhtemel; ancak alternatiflerimiz mevcut olacağı için asla sıkılmayacağız!
Etkinlik inşallah sabah 11.00’de başlayacak ve 14.00-14.30 gibi sona erecek, her şey bizim enerjimize bağlı!
Geçen dönem berbat hava koşulları nedeniyle pek göremediğimiz At Meydanı'ndaki gezintimize başlıyoruz. Theodosius dikilitaşının önünde buluşacağız.
Hızlıca bir göz attıktan sonra caddenin karşısına geçip su kulesine ve Bizans döneminde taşra kentlerinin imparatorluk başkentine olan uzaklığını ifade etmek isteyenlerin standart olarak kullandıkları Milion'a gideceğiz. Milion'un yanında bulunan yakın zamanda geç antik dönem sokak ağının bir kısmını arkeologlar kazdılar ve umarım oraya vardığımızda hala görünür olur zira kazı alanları genellikle birkaç hafta veya ay sonra kapatılıyor.
Bir sonraki durağımız, 1600'lerin sonlarına tarihlenen ve İstanbul'da inşa edilen ilk bağımsız kütüphaneyi içeren Köprülü Vakfı olacak. Yöneticiler içeri girmemize izin verirse, avluyu ve Mehmed Köprülü ile aile üyelerinin türbelerini ziyaret edeceğiz. Divanyolu'nun diğer tarafında, esnaf ve iş insanları tarafından halen kullanılmakta olan Vezir Hanı'nı göreceğiz. Bu bölgede, şu anda Çemberlitaş'ı çevreleyen meydanı da içeren Tanzimat şehirciliğine dikkat çekeceğiz. 'Post-klasik' döneme gelindiğinde Osmanlı mimarlarının geleneğe bağlı kalmayıp birçok yeni fikir geliştirdiklerini gösteren Nuruosmaniye Camii'nde biraz zaman geçireceğiz.
Bu ziyaretten sonra Kapalıçarşı'ya giriyoruz ve iki bedestenle karşılaşıyoruz. Bu yapılar Fatih dönemine tarihlenirken, Kapalıçarşı'nın geri kalanı 1700'ler, 1800'ler ve 1900'lere tarihleniyor. Bedestenlerin dışındaki eski dükkânlar, bölgeyi harap eden birçok yangında yanmış. Kapalıçarşı'dan çıktıktan sonra iki seçeneğimiz var: Bayezid II'nin vakfının imaret binasında yer alan Bayezid Milli Kütüphanesi'ne göz atabiliriz. Açık havada kalmayı tercih edersek, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'nün yakın zamanda kullanılabilir hale getirilen bahçesine girebilir ve 1800'lerin sonlarında moda olan bazı 'eklektik' mimariye bakabiliriz. Daha sonra yürüyüşümüzü oldukça büyük olan Hamam Müzesi'ni ziyaret ederek sonlandıracağız; Bayezid Vakfı’nın hamamı niteliği taşıyor. Müze kapalıysa ki bu büyük bir olasılık, onun yerine Laleli Camii'ni göreceğiz; hatta müze açıksa oraya gitmeyi de tercih edebiliriz. Kendinize iyi bakın ve Cumartesi günü görüşmek üzere!
Selamlar ve iyi dileklerimle,
Suraiya.